Optimist veya pesimist bir
karakter olmak, hayattaki perspektifimizi ciddi bir şekilde etkiler. Örneğin,
yaşamımızda yaptığımız tercihleri yorumlarken kötümser bir bakış açısıyla yola
çıkarsak; “Her tercih bir vazgeçiştir.” mottosu aklımızda yer eder. Ancak
tercihlerimizi iyimser bir pencereden yorumlamak isteyecek olursak; “Her tercih
yeni bir başlangıçtır.” sözü bizi gelecek adına motive eder. Bu yazıda her tercihin
yeni bir başlangıç, farklı bir macera olduğuna inanan iyimser karaktere sahip
sporculardan birini konuşacağız. Bahsettiğim sporcu şu sıralar ismi transfer
haberlerinden eksik olmayan Wolfsburg’un Belçikalı yıldızı Kevin De Bruyne.
Futbola 7 yaşında başlayan De
Bruyne, doğduğu kentin takımı KVV Drongen ile amatör kariyerine başladı.
Belçikalı yıldız, Drongen’in ardından Gent’e transfer oldu. Aynı yıl,
profesyonel kariyerine adım atacağı Racing Genk’in yolunu tutan De Bruyne,
sergilediği etkileyici performans sayesinde 2011-12 sezonunun devre arasında
İngiliz devi Chelsea’nin dikkatini çekti ve Londra ekibine imza attı.
Hikâyenin buraya kadar olan kısmı,
başarı basamaklarını teker teker çıkan yıldız bir oyuncunun özgeçmişini
anımsatıyor değil mi? Aslında öyle. Fakat De Bruyne için insanları buna ikna
etmek bu kadar kolay olmadı.
Öyle ki transferi devre arasında
gerçekleşen oyuncunun sezon sonuna kadar eski kulübüne kiralanmasına karar
verildi. Bir sonraki yılı iple çeken Belçikalı genç adamın önüne başka bir
engel daha çıkacaktı. De Bruyne, hayallerini süsleyen ligde forma giymek için
bir sezon daha beklemek zorunda kalacaktı, çünkü Chelsea teknik ekibi oyuncusunu
Werder Bremen’e kiralamak konusunda karar kılmıştı.
Tek
sezonluk Bundesliga serüveninde akıllara kazınan bir performansa imza atan De
Bruyne için Avrupa’nın zirvesine çıkma zamanı gelmişti. Chelsea’nin menajerlik
koltuğuna o sezon başı oturan Jose Mourinho’nun, Kevin De Bruyne konusunda bir
karar vermesi gerekliydi. Portekizli menajerin, yaşadığı kararsızlık İngiliz
basınında sıkça yer buluyordu. Mou, Mavilerin formasını yalnızca 9 resmi maçta
giyen Belçikalı orta saha için sezonun ortasında kararını vermişti. Henüz 22
yaşındaki De Bruyne için kulübe yapılan teklifler değerlendirilecekti. Böylece
Premier Lig rüyası başlamadan biten De Bruyne, Bundesliga’nın Wolfsburg
takımına transfer oldu.
Yazının
girizgâhında söz ettiğim iyimser, hatta pes etmeyen, karakter burada De Bruyne
için kilit bir rol oynadı. Belçikalı yıldız, Dieter Hecking yönetimindeki
Wolfsburg’a yeni bir başlangıç için gitmişti. Hecking’in vazgeçilmez oyuncularından
birisi olan De Bruyne, yarım sezonda 17 Bundesliga maçının 16’sında forma
giydi. (Oynayamadığı tek maçta ise sarı kart cezalısıydı.) Buna rağmen ancak
sezon sonunda form tutmayı başaran Kevin De Bruyne, Belçika Milli Takımı’yla
2014 Dünya Kupası’na gitti.
De
Bruyne, Brezilya’da Belçika’nın önemli hücum silahlarından biri oldu. Özellikle
son 16 turunda ABD’yle karşılaşan Belçika, rakibinin kilidini De Bruyne’ün
bireysel yetenekleriyle aşıp adını çeyrek finale yazdırmayı başarmıştı. Çeyrek
finalde Arjantin’e elenen Belçika Milli Takımı’ndan akıllarda kalan oyuncu ise
ekibin 10 numarası Eden Hazard’ı geride bırakan Kevin De Bruyne olmuştu.
Dünya
Kupası’nın ardından, Wolfsburg’la yeni sezona hazırlanan Belçikalı yıldız,
yüksek motivasyonunun meyvelerini bu yıl toplayacaktı. Wolfsburg formasıyla 51 resmi
maça çıkan De Bruyne, 16 gol-28 asistle seven, sevmeyen herkesin saygısını
kazandı.
24
yaşındaki oyuncunun bu performansı Chelsea’nin ondan vazgeçmiş olmasının da
eleştirilmesine neden oldu. Bunun üzerine konuşan Chelsea menajeri Mourinho, De
Bruyne konusunda herhangi bir pişmanlığı bulunmadığını, öte yandan Belçikalı
oyuncunun takımdan kendi isteğiyle ayrıldığını öne sürdü.
Aslında
başlangıçta bahsettiğim fikirlerin burada birbiriyle çeliştiğini
söyleyebilirsiniz. Çünkü De Bruyne, yeni bir başlangıç yapmak için Chelsea’den
vazgeçti. Belki de bir gün yeniden hayal ettiği Premier Lig’de forma giymek
için Londra defterini kapattı.
Bugünlerdeyse
De Bruyne için İngiliz ekiplerinden Manchester City’nin bir teklifi olduğu
söyleniyor. Fakat, Belçikalı oyuncu patlama yaptığı Wolfsburg’u sezon başında
bırakıp gidebilecek mi?
Kevin
De Bruyne, genç yaşına rağmen aldığı kararlarla kariyerine doğru bir yön çizdi.
De Bruyne, gibi birçok oyuncu büyük kulüp transferini yaptıktan bir sonraki
durağında yeterli motivasyonu sağlayamıyor. İşte burada oyuncunun mücadeleci
karakteri ortaya çıkıyor, mental gücü ortaya çıkıyor. Bu yönden, De Bruyne,
büyük kulüpte dikiş tutturamamış genç futbolculara referans niteliğinde bir
özgeçmiş örneği oluşturuyor.